Kene vakalarında artış: Uzmanlar uyardı

Kene Kaynaklı Hastalıklara Dikkat!

İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Zehra Çağla Karakoç, yaz aylarının gelmesiyle birlikte kene kaynaklı hastalıklarda artış yaşandığını belirtti. Özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ve Lyme hastalığı konusunda uyarılarda bulundu.

Doç. Dr. Karakoç, kenelerden bulaşan hastalıkların en çok Tokat, Sivas, Çorum ve Erzurum illerinde görüldüğünü belirtti. Türkiye’de yaklaşık 30 farklı kene türü bulunduğunu hatırlatan Karakoç, “Ülkemizde kenelerden insana bulaşabilen en önemli hastalık Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’dir. Bunun dışında Lyme hastalığı da kenelerden bulaşabilir,” dedi.

KKKA HAYATİ RİSK TAŞIYOR

KKKA virüsü, enfekte kenelerin insanlara tutunması ya da kan ve diğer vücut sıvılarıyla temas sonucu bulaşıyor. Kuluçka süresi 1-3 gün olan hastalık; yüksek ateş, baş ağrısı, kas-eklem ağrıları, bulantı, kusma ve karın ağrısı gibi belirtilerle başlıyor. İlerleyen vakalarda deri ve iç organlarda kanamalar oluşabiliyor ve hastalık ölümcül seyredebiliyor.

KENE ISIRIĞINDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI?

Karakoç, kırsal alana çıkarken uzun kollu ve açık renkli kıyafetler tercih edilmesi gerektiğini belirtti. “Pantolon paçaları çorapların içine sokulmalı, yüksek bitki örtüsünün olduğu alanlarda dikkatli olunmalı. Kene olup olmadığını anlamak için vücut düzenli olarak kontrol edilmeli,” dedi. Böcek kovucu spreyler de ek koruma sağlıyor.

LYME HASTALIĞINA DİKKAT

Doç. Dr. Karakoç, Türkiye’de nadiren görülen bir diğer kene kaynaklı hastalığın Lyme olduğunu belirtti. Hastalığın erken döneminde, ısırılan bölgede öküz gözü şeklinde kızarıklık görülebileceğini söyleyen Karakoç, diğer belirtilerin ateş, baş ağrısı, kas-eklem ağrısı ve yorgunluk olduğunu ifade etti. İlerlemiş vakalarda ise eklem iltihabı, sinir sistemi tutulumu ve kalp problemleri oluşabiliyor.

KENE VARSA NE YAPMALI?

Kene tutunması durumunda halk arasında sıkça yapılan hatalara dikkat çeken Karakoç, “Kenenin üzerine alkol, kolonya dökmek, sigara bastırmak gibi yöntemler infekte materyalin insan vücuduna geçmesine yol açar,” dedi. En doğru yaklaşımın, “Kene görüldüğünde en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak ve çıkarıldıktan sonra 10 gün boyunca belirtiler açısından takip edilmek” olduğunu vurguladı.

Related Posts

Ne yoğurt ne kefir: En çok probiyotik onda var, metabolizmayı sıfırlıyor

Yoğurt ve kefirden daha güçlü probiyotik kaynakları artık daha çok dikkat çekiyor. Bu besinler bağırsak florasını yeniden inşa ediyor, sindirimi kolaylaştırıyor ve metabolizmayı adeta baştan başlatıyor…

Uzmanlar uyardı: Sıcak havalarda kalp krizi ve panik atak belirtileri karıştırılabiliyor!

“Sıcak hava panik atak ve kaygıyı artırıyor”

Uzmanlardan sıcak havalarda artan ‘Salmonella’ bakterisi uyarısı

Medipol Bahçelievler Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Kübra Dilan Öztürk, sıcaklık artışıyla çoğalan Samonella bakterisi tehlikesine karşı gıda güvenliği ve hijyen kurallarının önemini aktardı.

Kalbiniz kaç yaşında?

“Kalbin biyolojik yaşı” takvim yaşından farklı olarak kalbin yaşlanma hızını gösteren bir kavramdır. Yani kalbin yaşı, kalbin kaç kere attığıyla değil, nasıl attığıyla ölçülür. Bazen 40 yaşındaki bir kişinin kalbi 60 yaşında gibi davranabilir. Bazen de bunun tam tersi 60 yaşındaki
birinin kalbi 40 yaşındaymış gibi sağlıklı ve güçlü olabilir.

Yağmur sonrası deniz enfeksiyonlarına dikkat!

Özellikle sağanak yağışların ardından denize girilmesinin, çeşitli sağlık risklerini de beraberinde getirdiğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Öztürk, “Yoğun yağışların ardından dere, kanalizasyon ya da yüzey suları denizle buluşur. Bu sular, çeşitli mikroorganizmalar, bakteriler ve hatta parazitlerle yüklü olabilir. Bu da, çocuklarda mide-bağırsak enfeksiyonlarından kulak iltihabına, cilt döküntülerinden göz enfeksiyonlarına kadar birçok sağlık sorununa yol açabilir” dedi.

Diyet değil, gençlik sırrı: Longevity yaklaşımı! Yaşa ve ihtiyaca göre kişiselleşiyor

Longevity diyetinin sadece ömrü uzatmayı değil, aynı zamanda yaşam kalitesini artırmayı hedeflediğini söyleyen Uzman Diyetisyen Ezgi Akdağ, bu yaklaşımın kalıcı ve sürdürülebilir olmasıyla diğer popüler diyet modellerinden ayrıldığına dikkat çekti.